Ayak ve bileğinde tam 28 kemik, 34 eklem, 112 bağ, 3 kavis ve 34 adet kas bulunuyor. Vücudumuzu ve ağırlığını taşıyabilmek için muazzam şekilde bir araya gelmiş.
Buradaki uyum bozulduğunda, plantar fasya adını verdiğimiz tabaka hasara uğradığında şu semptomlarla karşılaşıyoruz:
Topuk dikeni, ayak tabanında plantar fasya adı verilen kalın bir bağ dokusunun tahriş veya zedelenmesi sonucu oluşan ağrılı bir durumdur. Belirtileri şunlardır:
Ağrı: Topuk dikeni ağrısı, genellikle ayak tabanının ön kısmında topuğun altında veya yanında hissedilir. Ağrı genellikle sabahları ve ayakta uzun süre kalmadan sonra artar.
Şişlik: Topuk bölgesinde şişlik veya kalınlaşma olabilir.
Hassasiyet: Topuk dikeni olan bölge dokunulduğunda hassas olabilir.
Yürüme zorluğu: Topuk dikeni ağrısı yürüme ve koşma gibi aktiviteleri zorlaştırabilir.
Duygusal stres: Topuk dikeni semptomları nedeniyle kişi, günlük aktivitelerinde kısıtlamalar yaşayabilir ve bu da duygusal stres yaratabilir.
Topuk dikeni belirtileri, kişiden kişiye değişebilir ve ağrının şiddeti değişkendir.
Bu yakınmalar size tanıdık geldi mi?
Eğer bu yakınmalardan biri veya birden fazlasını yaşıyor ve günlük hayatınızı sürdürmekte zorlanıyorsanız tedavisinin mümkün olduğunu ve bu ağrılarla yaşamak zorunda olmadığınızı söyleyebiliriz.
Topuk Dikeni Neden Olur? Kimlerde Olur?
Uzun süre ayakta kalma, ani hareketler, yanlış ayakkabı seçimi, aşırı kiloya bağlı eklemlere binen yükün artması gibi sebeplere bağlı olarak gelişebilir.
Topuk dikeni, her yaşta ve her cinsiyette insanlarda görülebilir, ancak genellikle 40 yaşın üzerindeki insanlarda daha yaygındır. Bu kişilerde daha fazla görülmesi mümkündür:
Aktif veya düzenli olarak spor yapan kişiler: Özellikle koşucular, dansçılar, basketbol oyuncuları, tenis oyuncuları gibi ayaklarına sürekli olarak yük binen sporcular topuk dikeni riski altındadır.
Obez kişiler: Fazla kilolu olmak ayaklara ek yük binmesine neden olur ve bu da topuk dikeni riskini artırır.
Ayak yüksekliği farkı olan kişiler: Bir bacağı diğerinden daha uzun olan kişilerde veya ayaklarının yay kemerleri düşük olan kişilerde topuk dikeni riski artar.
Ayak tabanı yaralanması veya aşırı kullanımı geçmişi olan kişiler: Ayak tabanı yaralanmaları veya aşırı kullanımı, topuk dikeni gelişimine katkıda bulunabilir.
Romatoid artrit veya lupus gibi inflamatuar hastalık öyküleri olan kişiler: İltihaplı durumlar, topuk dikeni riskini artırabilir.
Yüksek topuklu ayakkabı kullanımı: Yüksek topuklu ayakkabılar, ayaklara fazla yük bindirir ve topuk dikeni riskini artırır.
Bununla birlikte, herhangi bir kişi topuk dikeni geliştirebilir ve belirtileri fark eden herkes bir doktora danışmalı ve uygun tedavi yöntemleri için değerlendirilmelidir.
Topuk Dikeni Bitkisel Tedavisi Var Mıdır? Kendi Kendine Geçer Mi?
Herhangi bir tedavi yöntemi uygulanmadan topuk dikeni kendiliğinden geçmez. Topuk dikeni için tedavi seçenekleri arasında ayakkabı seçimi, özel ayakkabı iç tabanlıkları, fizyoterapi, egzersiz programları ve ağrı kesici ilaçlar yer alabilir.
Topuk dikeninde öncelikle ağrıyı hafifletmek ve inflamasyonu azaltmak için doğal anti-inflamatuar gıdaları ve takviyeleri kullanıyoruz. Bunlar arasında omega-3 yağ asitleri, C vitamini, bromelain, curcumin gibi besin destekleri yer alabilir.
https://youtube.com/watch?v=k7n4BUEyf4o%3Fcontrols%3D1%26rel%3D0%26playsinline%3D0%26modestbranding%3D0%26autoplay%3D0%26enablejsapi%3D1%26origin%3Dhttps%253A%252F%252Frandevu.drburakaydin.com%26widgetid%3D1
Kullandığımız bazı fitoterapik ajan ve besin destekleri:
Zencefil: Zencefil, anti-inflamatuar özellikleri nedeniyle topuk dikeni semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Günlük olarak taze zencefil tüketebilir veya zencefil yağı ile topuk bölgesine masaj yapabilirsiniz.
Keten tohumu: Keten tohumu, anti-inflamatuar özellikleri nedeniyle topuk dikeni ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir. Günlük olarak 1-2 yemek kaşığı keten tohumunu (öğüterek) tüketebilirsiniz.
Zeytinyağı: Zeytinyağı, topuk bölgesine masaj yaparak ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Zeytinyağı aynı zamanda cilt sağlığını da iyileştirir.
Lavanta: Lavanta yağı, topuk dikeni semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Lavanta yağını topuk bölgesine masaj yaparak uygulayabilirsiniz.
D vitamini: D vitamini, kalsiyum emilimine yardımcı olur ve kemik sağlığı için önemlidir. D vitamini takviyeleri, topuk dikeni semptomlarını hafifletmeye yardımcıdır.
C vitamini: C vitamini, bağ dokusunun sağlıklı kalmasına yardımcı olan antioksidan özelliklere sahiptir. C vitamini takviyeleri, topuk dikeni semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Bromelain: Ananasın sapı ve meyvesinde bulunan doğal bir enzimdir. Anti-enflamatuar özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Bu nedenle topuk dikeni gibi iltihaplı durumların tedavisinde kullanıyoruz.
Omega-3 Yağ Asitleri: Omega-3 yağ asitleri, topuk dikeni gibi iltihaplı durumların tedavisinde kullanılan doğal bir suplementtir.. EPA ve DHA olarak bilinen omega-3 yağ asitleri, vücudun doğal enflamasyon düzenleme sürecine katkıda bulunur ve bu nedenle topuk dikeni semptomlarını azaltmaya yardımcı olarak tedavilerimizde yeralır.
Omega-3 yağ asitleri, prostaglandinler adı verilen enflamatuar bileşiklerin üretimini azaltarak ve iltihaplı durumların şiddetini azaltarak etkili olur. Ayrıca, kan dolaşımını iyileştirerek dokuların daha iyi beslenmesine ve iyileşme sürecinin hızlanmasına yardımcı olur.
Topuk Dikeninde Enjeksiyon Tedavileri
Topuk dikeni tedavisi için bütüncül tedavi yöntemleri uygulamaktayız. Vücudun genel sağlığını bir bütün olarak ele alan bir bakış açısıyla, uykularınızdan, beslenmenize, stres seviyenize kadar birçok faktörün iyileşmede rol oynadığı gerçeğiyle hareket ediyoruz. Kas ve ligamentlerin dışarıdan yaptığımız uygulamalarla güçlendirilmesinin yanında içeriden de iyileşme sağlayacak hedefler belirliyoruz. Eksik vitamin-minerallerin yerine konması, kronik inflamasyonun ortadan kaldırılmasına yönelik besin destekleri, iyileşmeyi hızlandırabilecek fitoterapik ilaçlar ve takviyeler kullanmaktayız.
Tedavide dokunun kendi kendini onarma mekanizmasını tetikleyen Proloterapi tedavisini etkili bir şekilde kullanmaktayız.
Proloterapi, hasarlı dokunun onarımını ve iyileşmesini teşvik eden bir tedavi yöntemidir. Topuk dikeni gibi kronik ağrı durumlarında da kullanılan bir yöntemdir.
Proloterapi, hasarlı dokuya dikkatli bir şekilde enjekte edilen bir çözeltiyle uygulanır. Bu çözelti, genellikle şeker veya bir tür lokal anestezik içerir. Bu enjeksiyon, vücudun hasarlı dokuda daha fazla bağ dokusu oluşturmasını ve iyileşme sürecini hızlandırmasını sağlar.
Topuk dikeni tedavisinde, proloterapi ağrıyı azaltmak ve topuk dikeni semptomlarını iyileştirmek için kullanılır.
Topuk bölgesine yapılan proloterapi tedavileri ile dokuda bir inflamatuar süreç başlatılır. Bu sayede, daha güçlü, daha stabil ligamentler elde etmiş oluruz.
Kaç Seans Proloterapi Tedavisi Gerekiyor?
Semptomların ve klinik durumun ağırlığına göre tedavideki seans sayısı değişmekle birlikte ortalama 4-6 seansta yanıt alındığını söyleyebiliriz.
Proloterapi Tedavisinin Yan Etkisi Var Mıdır?
Her iki tedavi şekli de bu konularda Sağlık Bakanlığınca onaylı sertifikasyona sahip ve eğitimlerini tamamlamış uzman hekimimiz tarafından uygulanacaktır. Klinik tecrübesi ve bilgi birikimi yüksek bir hekim tarafından yapılan proloterapi uygulamalarının herhangi bir zararı yoktur, güvenle uygulanabilir.
Topuk Dikeninde Diğer Tedaviler
Topuk dikeninde ayak kaslarını güçlendirmeye ve esnekliğini artırmaya yönelik egzersiz programları öneriyoruz. Ayrıca, postür ve vücut mekaniği ile ilgili problemler de tedavi edilerek, ayak ve topuk bölgesindeki stresi azaltmayı amaçlıyoruz.